HOTEL LALE PARK
Rahat, sakin ve huzurlu bir tatil arayan konuklarımızı, hiç
eksilmeyen bir güleryüz ve kaliteli hizmet anlayışıyla
Side’de,
eşsiz bir tarihin tam göbeğinde ağırlıyoruz...
Lale Park bu yıl 25. yılını kutluyor. Çeyrek asırdır büyük
bir sevgi ve coşkuyla yapıyoruz işimizi. Bugüne kadar, dünyanın neredeyse her
yerinden gelmiş on binlerce misafiri en iyi şekilde ağırladık, on binlerce
teşekkür aldık, on binlerce kişiye tavsiye edildik.
Sadece seçme otellerin yer aldığı Küçük Oteller Kitabı’nda…
Dünyanın en sevilen rehberi ‘Lonely Planet’de… Dünyanın en güvenilir rehberi
‘Rough Guide’da.. Ve ‘Foot Prints’da..
Yıllardan beri “Side’nin en iyi oteli” olarak yer alıyoruz.
Bunlardan ister istemez gurur duyuyoruz.
Otelimizi eski Side evlerinden esinlenerek yaptık. Şehirdeki
yasal projeli ender binalardan biridir. Her yıl, sizlerin rahatı için düzenli
olarak elden geçiriyoruz. Alt yapının tıkır tıkır işlemesi bizim en önem
verdiğimiz hususlardan. Bunun için hiçbir masraftan kaçınmıyoruz.
Otelimiz bir aile işletmesidir. Hepimiz işin içindeyiz.
Canla başla hep beraber çalışıyoruz. O nedenle herkes evimize gelmiş misafir
gibidir.
Lale Park size öncelikle “huzur” sunar. Yeşil bahçemiz
güneşlenmeye, yayılmaya, bütün gün tembellik etmeye son derece müsaittir. Deniz
ise bir taş atımı uzaklıkta. Her tür su sporu imkanı da mevcut.
Fakat Lale Park’ta konaklarken dünyanın en muhteşem antik
şehirlerine gidebileceğinizi de biliyor muydunuz? Aspendos, Perge, Seleuikia..
En uzağı sadece 60 kilometre mesafede.
Mayıs ve Haziran’da gelirseniz dünyaca ünlü Aspendos
tiyatrosunda yapılan Uluslararası Opera ve Bale Festivali etkinliklerine de
katılabilirsiniz. Onun dışında da yıl boyunca her zaman gösteriler oluyor
tarihi tiyatroda.
Milattan önce 7.yüzyıla uzanan köklü bir tarihe sahip
egzotik özellikteki şehrin, Antalya'nın çoşkuyla atan kalbinde 21 ziyaretçi
odası bulunan Hotel Lale Park’a hoşgeldiniz.
Güzel bir tatil geçirmeniz için tüm detayları sizin için
düşündük.
Odalarımızda klima, minibar wireless internet, saç kurutma
makinesi, duş ve tuvalet, havlu standart olarak bulunmaktadır.
SİDENİN EN GÜZEL PLAJINDA MİSAFİRLERİMİZ İÇİN ÜCRETSİZ
ŞEZLONG VE ŞEMSİYE BULUNMAKTADIR
YEME - İÇME
SABAH
Açık büfe kahvaltı
ÖĞLEN
Alakart servis
AKŞAM
Fix menü ve alakart servis
BAR
Tüm gün sabahtan gece 12:00’a kadar alkollü ve alkolsüz
olarak servis yapılmaktadır.
Giriş: 13:00 PM
Çıkış: 12:00 PM
"Side" adı Anadolu dilinde `Nar` anlamına
gelmektedir. Bu özellik ve belgede bulunan bazı yazıtlardan elde edilen
bilgiler Side tarihinin Hititlere kadar uzandığını göstermektedir. Fakat
Anadolunun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Side`nin İ.Ö.VII yy`dan
önce kurulduğu da söylenmektedir.
Anadolu tarihleri içerisinde Side, diğer Pamphylia
kentleriyle aynı aşamaları geçirmiştir. Yunanlılar İ.Ö. VII yy. göçler
sırasında Side`ye gelmişlerdir. Eldeki yazıtlara göre İ.Ö. III yy` a değin de
kente özgü bir dil konuşmuşlardır. Hala tam olarak çözülemeyen bu dil
Hint-Avrupa dillerindendir. Side İ.Ö. VI yy`ın ilk yarısında Lidyalıların, İ.Ö.
547-546`da da Persler`in egemenliğine girmiştir.
Pers yönetiminde gelişen kent. İ.Ö. 334` de İskender`e
teslim olunmuştur.İskender`in ölümünden sonra Antigonus`un (323-304).
Ptolemaioslar`ın (301-215). İ.Ö. 215`ten sonrada Suriye Krallığı`nın denetimi
altına girmiştir. İ.Ö. II yy. da Ptolemaioslar`ın güçlü savaş ve ticaret
filoları sayesinde en parlak dönemini yaşayan kent, bu sürede imar edilip bir
bilim ve kültür merkezi haline getirilmiştir.
İ.Ö. 188`de Apameia Barışı ile Bergama Krallığı`na bırakılan
Side, Doğu Pamfilya bölgesiyle birlikte bağımsızlığını korumuş, büyük ticaret
donanmasıyla refaha ve zenginliğe kavuşmuştur. İ.Ö. 78`den sonra Roma
egemenliğinde bulunan kent, İ.S. II. Ve III. yy`larda bölgenin ticaret merkezi
oldu. Özellikle köle ticaretinin sağladığı zengin ve parlak bir dönem yaşandı.
II. yy boyunca bir bilim ve kültür merkeziydi. Suriye krallarından VII.
Antiokhos, tahta geçmeden önce burada eğitim gördü. Kral olduğu zaman ( İ.Ö.
138 ) Sidetes adını aldı. Bu devre kadar başta Athena ve Apollon olmak üzere
Afrodit, Ares, Asklepios ,Hegeia, Kharitler, Demeter, Dionisos, Hermes gibi
birçok tanrıya inanıp tapan Side`liler İ.S. 4.yy`da hristiyanlaşmaya başlamışlardır.
Side, İ.S. V. yy`da Pamfilya Metropolisi ( Piskoposluk Merkezi ) olunca, 5. ve
6. yy`da en parlak devrini yaşamıştır. Bu gelişim VII. IX. yy`lar arasında Arap
akınları ile son bulmuştur. Kazılar sırasında büyük bir yangın ve çok sayıda
deprem izlerine rastlanmıştır. Arap istilası, doğal afetler kentin terk
edilmesine yol açmıştır. XII.yy`da Arap coğrafyacısı Idrisi] burayı ölü bir
kent olarak göstermekte ve Yanmış Antalya olarak tanımlamaktadır. İdrisi`ye
göre 1150`ye doğru kent halkı Side`den göç etmiş, XII.yy`da Side tümüyle
boşaltılmıştır. 13.yy`da Selçuklular`ın 14.yy`da ise Hamitoğulları_Beyliği ve
Tekelioğulları`nın egemenliği altına giren Side`de bu devirlerde yerleşim
olmamıştır. 15. yy`da kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. Ancak ne
Osmanlılar nede Selçuklular Side`de oturmadıklarından, yarımada üzerinde
Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserlere rastlanmaz. 1895 yılında, yarımadanın
uç kısmına bir köy kurularak Girit Adası’ndan gelen göçmenler buraya
yerleştirilmişlerdir. Bugünkü köyün çekirdeğini oluşturan küçük köy zamanla tüm
yarımadayı kaplamıştır.
Antik yapılarıyla kendine özgü mimarisiyle, köy evlerinin
bir arada bulunması sonradan "Selimiye" adını alan Side`nin turizme
açılmasında büyük rol oynamıştır. Side tarihin derin izlerini taşıyan bir
kenttir.