HAKKIMIZDA
Rengarenk kır
çiçekleri, dağ çayırları ile kaplı olan
Karadeniz Bölgesinde ki Limon Suyu Yaylasınındaki
otelimize siz değerli konuklarımızı bekliyoruz..
-150 kişilik restaurant
-Şömine ve Ocakbaşı
-Yöresel yemek çeşitleri
-300 kişilik canlı müzik salonu
-100 kişilik yatakhane kapasitesi ile…
..
-.Otelimizin tüm odalarında;
-Kalorifer
-Kablosuz İnternet
-Telefon
-Wc&Banyo
-Saç Kurutma Makinesi bulunmaktadır
Türkiye yaylaları, tüm
dünyanın giderek daha fazla birbirine benzemeye başladığı yeni bin yılda,
geçmişten gelen ve tadı yaşadıkça fark edilen; günümüz modern yaşamına göre
Doğulu ve egzotik, tabiattan uzaklaştığımız ölçüde otantik yaşama biçimi olarak
kuşatıcı ve farklı yaylalardır.
Yaylalar, bakir tabiatının kirlenmemiş havasını; billur gibi soğuk suları;
yazın en sıcak günlerde bile ferahlatıcı serinliği; büyüleyici güzellikte
manzaraları; hormonsuz ve dalında yavaş yavaş olgunlaşan bitkileri; tabii
ortamlarında yetişen hayvanlardan elde edilen ve yapılan gıdaları
sunarlar.
Habitatı bozulmamış bir çevrede yaşayan binbir çeşit yabanı hayvan ve bitki,
insanı televizyonlarda izlenen belgesellerin kurmaca aleminden kurtarıp gerçek
hayatın bir parçası kılar.
Rengarenk kır
çiçekleri, dağ çayırları ile kaplı olan Karadeniz Bölgesinde ki Limon Suyu
Yaylasının çevresi bir rakıma ulaşıncaya kadar genellikle Ladin türü Çam
ağaçlarıyla kaplıdır.
Karadeniz kıyıları sahip olduğu yeşillikleri sadece bol yağmuruna değil, nemli
ve sisli havasına da borçludur. Ancak sahil şeridindeki şehirlerde yüksek nem
ve sisli hava yükseklere çıkıldıkça yerini pırıl pırıl bir Güneşe, bol
oksijenli tertemiz havaya bırakır.
Karadeniz yaylalarında bitki örtüsü genellikle Köknar, Ladin, Sarı Çam, Sedir,
Kayın, Meşe, Ihlamur, Karaağaç, Gürgen, Kızılağaç, Yabani Fındık gibi ağaç
türleriyle Kardelen, Yabani Açelya, Orman Gülü, Gökovan gibi binlerce çeşit kır
çiçeği ile kaplıdır.
LİMONSUYİ YAYLASI TARİHÇESİ
Limonsuyu Yaylası nın tarihteki
yeri M.Ö.ye kadar uzanır.
Tarih bilgilerine göre
ONBİNLERİN (M.Ö 427-335) kaçış yolu
olarak kayıtlara geçer. Batılı yazar,
Xenephon Anabasis eserinde ONBİNLER ordusundan kalan 8.600 kişi bu yol güzergahını takip ederek Matur
Dağı'ndan Trabzon'a gelmişler.
Osmanlı Padişahlarından IV. Murat İran a bir sefer düzenleyerek
oradaki karışıklıklara son vermeye karar
verir. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan
sonra 1635 de
Safevilere karşı Revan Seferine çıkar. Erzurum Kars güzergahından
İran'a yaptığı ikinci seferini tamamlayıp Tebriz'den dönüşünde
yorucu bir yolculuktan sonra
geldiği Limonsuyu Yaylasında konaklar.Bu esnada yorgunluktan su içme
ihtiyacı duyar. Kendisine verilen yayla suyunu içtikten sonra “oh ne güzel su limosuyu kadar güzel ve iyi su” demiş. O günden sonra bu alanın adı LİMONSUYU
YAYLASI olarak anılır oldu.
15.09.1635 Cuma Günü geldiği Sultan Murat Yaylasında konaklayarak
Cuma namazı kılar. Bu nedenle bu yaylanın
adı da Sultan Murat Yaylası olur.
Limonsuyu Yaylası 2485 m. Yükseklikte yaz aylarında
yaylalara çıkanların soluklandıkları,ihtiyaçlarını karşıladıkları bir yer.
Mevki de Osmanlı Geleneği hakimdi.
Hanlar vardı. İnsanları ve hayvanları barındıran. Kahvesi, terzisi,
berberi ayakkabı tamircisi ve fırını
vardı. Zaman ilerledikçe her alanda olan
değişiklikler gibi buraları da günün
gelişen şartlarına ayak uydurdu.
Hanlar yerini otele, aşocakları lokantaya bıraktı. Yol hizmeti geldikten sonra ihtiyaçlar günü birlik karşılandığından
terzi,berber, ayakkabıcı iş yerleri kapandı. Limonsuyu Yaylası nın vazgeçilmez
esnafı fakir babası, açları doyuran, kimsesizleri yatıran Behram Kumaş
yaylacılar tarafından- Behram Ağa ,Dağların Babası -ünvanları ile anılırdı.
Limonsuyu Yaylası nın bulunduğu alan başka tarih sahnelerini de yaşandığı
bir yayladır.
1914-1918 Savaşlarında da bu bölgede şiddetli çatışmalar oldu. 15 Mart 1915 de Çaykara, Dernekpazarı, Of, Sürmene ilçelerine giren Rus lardan kaçan yaşlılar ve kadınlar yaylalara
çekildi.18 Mart 1915 de Çanakkale deki başarımızdan sonra kuvvetlerimizin bir kısmı doğya Soğanlı
Dağlarındaki birliklerimize iltihak etti. 23 Haziran 1916 da Miralay Kazım
kumandasındaki keşif kolumuz bu çevrede
bulunan Dernekpazarı Güney Mahallesi ve Çaykara İlçesi Kabataş Köyünün müşterek
yaylası Yurt Yaylasında Rusların keşif
kolunu pusuya düşürerek süngüden geçirdi. Sultan Murat Şehitler
Tepesindeki Rus birlikleriyle yapılan
çete çatışmaları sonucu Şehitler tepesi
de teslim alındı. Rüyasında bu tepede
şehit olacağını gören Çanakkale li
Yüzbaşı Seyfettin Bey ,bir subay, bir astsubay ve 70 erle birlikte 73
kişinin şehit düştüğü bu tepe de Şehitler abidesi var.Yurt Yaylası ile Yeni
Yayla nın hakim tepelerinde istihkamların kalıntıları var.
Yine aynı yörede Matur Dağı
yakınlarında Harmantepe Şehitliği mevcut
olup bu yörede sadece yayla turizmini değil, Tarihi,doğanın
güzelliklerini,temiz havayı bir arada ancak Limonsuyu Yaylası Kumaşsoy Kardelen Otel de yaşayabilirsiniz.
Türkiye yaylaları, tüm dünyanın
giderek daha fazla birbirine benzemeye başladığı yeni bin yılda, geçmişten
gelen ve tadı yaşadıkça fark edilen; günümüz modern yaşamına göre Doğulu ve
egzotik, tabiattan uzaklaştığımız ölçüde otantik yaşama biçimi olarak kuşatıcı
ve farklı yaylalardır.
Yaylalar, bakir tabiatının
kirlenmemiş havasını; billur gibi soğuk suları; yazın en sıcak günlerde bile
ferahlatıcı serinliği; büyüleyici güzellikte manzaraları; hormonsuz ve dalında
yavaş yavaş olgunlaşan bitkileri; tabii ortamlarında yetişen hayvanlardan elde
edilen ve yapılan gıdaları sunarlar.
Habitatı bozulmamış bir çevrede
yaşayan binbir çeşit yabanı hayvan ve bitki, insanı televizyonlarda izlenen
belgesellerin kurmaca aleminden kurtarıp gerçek hayatın bir parçası kılar.
Rengarenk kır çiçekleri, dağ
çayırları ile kaplı olan Karadeniz Bölgesinde ki Limon Suyu Yaylasının çevresi
bir rakıma ulaşıncaya kadar genellikle Ladin türü Çam ağaçlarıyla kaplıdır.
Karadeniz kıyıları sahip olduğu
yeşillikleri sadece bol yağmuruna değil, nemli ve sisli havasına da borçludur.
Ancak sahil şeridindeki şehirlerde yüksek nem ve sisli hava yükseklere
çıkıldıkça yerini pırıl pırıl bir Güneşe, bol oksijenli tertemiz havaya
bırakır.
Karadeniz yaylalarında bitki
örtüsü genellikle Köknar, Ladin, Sarı Çam, Sedir, Kayın, Meşe, Ihlamur,
Karaağaç, Gürgen, Kızılağaç, Yabani Fındık gibi ağaç türleriyle Kardelen,
Yabani Açelya, Orman Gülü, Gökovan gibi binlerce çeşit kır çiçeği ile kaplıdır.